parçalayan

listen to the pronunciation of parçalayan
Турецкий язык - Английский Язык
disintegrator
breaking up
rending
parçala
break apart

They did not break apart easily. - Onlar kolaylıkla parçalamadı.

parçala
break down
parçala
disjoint
parçala
{f} tatting
parçala
{f} fragmented

It looks like your hard disk is fragmented. - Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.

The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press. - Meyve prese girmeden önce güzel parçalanmış olmalıdır.

parçala
tear to pieces
parçala
{f} tattered
parçala
{f} tatter
parçala
dismember

Fadil began to dismember Layla's body. - Fadıl, Leyla'nın cesedini parçalamaya başladı.

Killers sometimes dismember their victims. - Katiller bazen kurbanlarını parçalamaktadır.

parçala
tear down
parçala
{f} shred

He tossed the paper into a shredder. - Kağıdı parçalayıcıya attı.

Sami was torn to shreds by a cougar. - Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.

parçala
{f} fragment

The priceless china shattered into fragments. - Paha biçilmez porselen parçalara ayrıldı.

He tried to put the fragments of a broken vase together. - O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.

parçala
break#down
parçala
sliver
parçala
tear#down
parçala
disjointed
parçalayan
Избранное