ortalar

listen to the pronunciation of ortalar
Турецкий язык - Английский Язык
centers
Whirlpools of force that swirl etheric, astral and mental matter into activity of some kind; force vertices in matter which demonstrate as activity; centers of existence
Third person of to center
plural of center
Formal, standing organizations that meet and conduct major planning or operations business with the JTF headquarters on a regular basis Once established, centers normally operate on a 24-hour basis
Arm Turn 1/2, Very Centers Trade, & Cast Off 3/4
Classroom volunteers, clerical volunteers, exceptional education, Literacy volunteers, Special Olympics
Wire, strand or fiber in the center of a strand about which the wires are laid Elastic Limit - Limit of stress above which a permanent deformation takes place within the material
Official entities that exist outside of the college structure, but report to the Dean of Graduate Studies (e g The Center for Survey Research, Joiner Center); some are also called "institutes" (e g Institute for Learning & Teaching) See also Institutes
orta
{s} central

Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states. - Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.

Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe. - Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.

orta
medium

Television is obsolete as a medium in any case. - Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.

I like my steak medium. - Bifteğimi orta büyüklükte severim.

orta
mean

This does not mean that they have nothing in common with other peoples. - Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.

Tom doesn't have a mean bone in his body. - Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.

orta
middle

Don't speak in the middle of a lesson. - Dersin ortasında konuşma.

This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages. - Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.

orta
mid

That place is in the middle of nowhere. - O yer hiçbir yerin ortasında değildir.

The middle finger is the longest. - En uzun parmak orta parmaktır.

orta
moderate

Moderate exercise will do you good. - Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.

I always drive at a moderate speed. - Ben her zaman orta hızda araba sürerim.

Orta
(Tıp) medius
orta
center

We sat in the center of the room. - Odanın ortasına oturduk.

You hit the center of the target. - Hedefin ortasından vurdun.

orta
mediocre
orta
{i} midst

Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert. - Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.

The dark night of the soul is death in the midst of life. - Ruhun karanlık gecesi hayatın ortasındaki ölümdür.

orta
centre point
orta
indifferent
orta
(Dilbilim) half open
orta
counter
orta
in-between
orta
(Meteoroloji) mediocris
orta
cross-ball
orta
med

I like my steak medium. - Bifteğimi orta büyüklükte severim.

The Medieval Era gave way to the Renaissance. - Orta çağ Rönesansa yol açtı.

orta
center point
orta
mid-

She married again in her mid-forties. - Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

orta
normal

I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus! - Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.

He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent. - O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.

orta
medial
orta
median
orta
midpoint
orta
middling
orta
average

She earns on average ten pounds a week. - O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.

What is the average height of the players? - Oyuncuların boy ortalaması nedir?

orta
tolerable
orta
fair to middling
orta
mezzo
orta
intermediate

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned. - Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.

orta
centre
orta
fair
orta
media
orta
centro-
orta
the middle
orta
ın the middle
orta
of medium
metni ortalar
(Bilgisayar) centers text
orta
phys. place, locus, field
orta
meso

The earliest civilizations arose in Mesopotamia. - En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance? - Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?

orta
middle, central (thing)
orta
middle, centre; central; average, medium, middle, middling; intermediate; moderate, tolerable; mediocre, indifferent
orta
middle, middle part, central part
orta
mediate
orta
mesne
orta
centre [Brit.]
orta
intermediate , medium
orta
bosom
orta
in between
orta
mesial
orta
passable
orta
secondary

He attended only secondary school. - O sadece ortaokula devam etti.

I am a teacher in the secondary school. - Ben ortaokulda bir öğretmenim.

orta
moderate; average, middling
orta
intermediary
orta
{i} C
orta
centripetal
orta
ides
orta
midway
orta
center,centre
orta
inbetween
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ortalar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Orta
vasat
Orta
(Osmanlı Dönemi) CEVŞ
Orta
(Osmanlı Dönemi) VASÎT
Orta
midi
orta
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer: "Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler."- Y. K. Karaosmanoğlu
orta
Orantı
orta
Yeniçeri ocağında tabur
orta
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm: "Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler."- Ö. Seyfettin. İyi ile kötü arasındaki durum, hâl
orta
Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş
orta
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
orta
İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
orta
Topluluk içinde, arasında
orta
Her iki yanda kendi türünden eşit sayıda nesneler bulunan
orta
Görünür, algılanır durum: "Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır."- H. Taner
orta
Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş: "Aut çizgisinden nefis bir orta..."- H. Taner
orta
Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
orta
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm
orta
Görünür, algılanır durum
orta
İçinde, arasında
orta
Her iki yanda kendi türünden eşit sayıda nesneler bulunan: "Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu."- R. H. Karay. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
orta
Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
orta
Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre
orta
Eğitimde zayıf ile iyi arasındaki derece
orta
İyi ile kötü arasındaki durum, hâl
ortalar
Избранное