He speaks English fairly well.
- O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
Tom can dance fairly well, can't he?
- Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
Tom thought the food Mary had prepared tasted pretty good.
- Tom Mary'nin hazırladığı yemeğin oldukça iyi olduğunu düşündü.
That's a pretty good idea.
- O oldukça iyi bir fikir.
They're actually quite decent people.
- Aslında oldukça iyi insanlardır.
Tom is a fairly decent golfer.
- Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
Her books sell pretty well.
- Onun kitapları oldukça iyi satıyor.
He can read pretty well.
- O, oldukça iyi okuyabilir.