That's exactly what's happening now.
- Şimdi tam olarak olanlar budur.
I want to see exactly what's happening.
- Ne olduğunu tam olarak görmek istiyorum.
It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all.
- Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.
If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
- İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
His name was becoming widely known.
- Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
Japan is becoming the most advanced country technologically.
- Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.
She is qualified as a nurse.
- O, bir hemşire olarak niteliklidir.
He is qualified as an English teacher.
- Bir İngilizce öğretmeni olarak kalifiyedir.
The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.
- Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.
Do you still play golf as often as you used to?
- Hala eskisi kadar sık olarak golf oynuyor musun?
In general, wolves do not attack people.
- Genel olarak, kurtlar insanlara saldırmazlar.
In general, Japanese are hardworking.
- Genel olarak, Japonlar çalışkandır.
Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
- Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
Generally speaking, women live longer than men by almost ten years.
- Genel olarak, kadınlar erkeklerden yaklaşık on yıl daha uzun yaşarlar.
As a result, we play ball inside on rainy days.
- Sonuç olarak yağışlı günlerde içeride top oynarız.
As a result, prices rose.
- Sonuç olarak, fiyatlar yükseldi.
The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π.
- Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.
It'll take approximately three hours.
- O yaklaşık olarak üç saat sürecek.
He was described as an unusually passionless person.
- O, olağandışı olarak tutkun olmayan bir kişi olarak tanımlandı.
Tom nodded affirmatively.
- Tom olumlu olarak başını salladı.
It's exactly what I wanted.
- O, tam olarak benim istediğimdir.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
- Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
The airspace around the airport was closed temporarily.
- Havaalanı uçuşlara geçici olarak kapatıldı.
Can you fix it temporarily?
- Geçici olarak tamir edebilir misin?
Jefferson believed firmly in the value of education.
- Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
- Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
German restaurants do not automatically serve water.
- Alman restoranları otomatik olarak su hizmeti vermezler.
The door opened automatically.
- Kapı otomatik olarak açıldı.
She frankly admitted her guilt.
- O, samimi olarak suçunu itiraf etti.
We talked quite frankly.
- Biz oldukça samimi olarak konuştuk.
Tom eventually did everything we asked him to do.
- Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
Her hair is naturally curly.
- Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
The most important book to learn a foreign language is, naturally, a dictionary.
- Bir yabancı dili öğrenmek için en önemli kitap, doğal olarak, bir sözlüktür.
I paid five dollars in addition.
- Ek olarak beş dolar ödedim.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I don't quite know how it happened.
- Onun nasıl olduğunu tam olarak bilmiyorum.
I didn't quite catch the name of that designer.
- O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
They verbally abused me.
- Onlar beni sözlü olarak taciz ettiler.
They verbally abused her.
- Onlar onu sözlü olarak taciz ettiler.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
Suppose you are fired, what will you do first?
- Farzet ki işten atıldın, ilk olarak ne yaparsın?
Are you seriously thinking about going?
- Gitmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?
Are you seriously thinking about not going?
- Ciddi olarak gitmemeyi düşünüyor musun?
I didn't speak with Tom directly.
- Tom'la direkt olarak konuşmadım.
Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.
- Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme.
He has some income in addition to his salary.
- Maaşına ek olarak biraz geliri var.
In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.
- Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.
With Esperanto you can communicate equally with people from other countries.
- Esperanto ile diğer ülkelerden gelen insanlarla eşit olarak iletişim kurabilirsiniz.
We will divide the large area of family land equally between our children.
- Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
Sami and Layla started meeting in secret.
- Sami ve Leyla gizli olarak buluşmaya başladılar.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
He reluctantly went to see her.
- Onu görmeye isteksiz olarak gitti.
Tom reluctantly published Mary's tragic novel.
- Tom, Mary'nin trajik romanını isteksiz olarak yayınladı.
That is gradually changing.
- O kademeli olarak değişiyor.
Gradually, they are all leaving.
- Kademeli olarak, hepsi terk ediyor.
He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
Police think the fire was deliberately lit.
- Polise göre yangın kasıtlı olarak çıkarıldı.
Tom didn't know for certain what time he should arrive.
- Tom saat kaçta varması gerektiğini kesin olarak bilmiyordu.
Tom didn't know for certain how much the new computer would cost.
- Tom yeni bilgisayarın ne kadara mal olacağını kesin olarak bilmiyordu.
He borrowed the money in advance.
- O peşin olarak ödünç para aldı.
Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
- Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
Worm castings continually enrich the soil.
- Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
I continually go to the market.
- Ben sürekli olarak pazara giderim.
I have a lot of friends to support me mentally.
- Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
You must be mentally exhausted.
- Zihinsel olarak yorgun olmalısın.
Women who claim to love Disney films are, in most cases, suffering mentally.
- Disney filmlerini sevdiğini iddia eden kadınlar, birçok durumda zihinsel olarak acı çekiyorlar.
I'm never gonna intentionally get drunk.
- Ben asla kasıtlı olarak sarhoş olmayacağım.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
Precisely speaking, I need six hours to at least think straight. Additionally, I need seven hours to be happy.
- Kesin olarak konuşursam, sağlıklı düşünmek için en az altı saate ihtiyacım var. Ayrıca mutlu olmak için yedi saate ihtiyacım var.
Where did you find it? Somewhere in the forest. I couldn't say precisely.
- Onu nereden buldun? Ormanda bir yerde. Kesin olarak söyleyemem.
Tom knows exactly what to do.
- Tom kesin olarak ne yapacağımı biliyor.
I don't know exactly where I am.
- Nerede olduğumu kesin olarak bilmiyorum.
He laughed nervously.
- O sinirli olarak güldü.
Tom nervously opened the door.
- Tom sinirli olarak kapıyı açtı.
I'm sending two photographs as attachments.
- Sana iki fotografı ek olarak gönderiyorum.