O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.