Gerçekten güzel koktu.
 - It smelled really good.
Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
 - At last a good idea struck me.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
 - This is a good book, but that is better.
Doktor olarak iyi değil.
 - He is no good as a doctor.
O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
 - He put this information to good use.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
 - The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Tom sağlıklı gibi görünüyor.
 - Tom seems to be in good health.
O, birkaç yıldır sağlıklı değil.
 - He has not been in good health for some years.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
 - The individual does not exist for the good of the State.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
 - Tom should quit for the good of the agency.
Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
 - I hear he is good at mahjong.
O çok iyi bir öğretmendir.
 - She's a very good teacher.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
 - I made a good profit by selling my car.
Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
 - Smoking is not good for the health.
Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
 - To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Tom ve Mary birbirlerine karşı iyiler.
 - Tom and Mary are good for each other.
Onlar çok çok iyiler.
 - They're very, very good.
O iyi bir yaşam sağlamaktadır.
 - She makes a good living.
Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
 - Tom makes a good living.
Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
 - With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
O bana bir iyilik yaptı.
 - He did me a good turn.
İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.
 - I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
Tom yemek pişirmede oldukça iyidir.
 - Tom is quite good at cooking.
Peki iyi haber nedir?
 - So what's the good news?
Bugün Pekin'de hava çok iyi.
 - The air is very good in Beijing today.