Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
- Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.
- It's easier to learn a new language when you are young.
Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- Your story reminded me of my younger days.
Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm.
- I thought that as well, in my younger days.
O genç mi? Evet, genç.
- Is she young? Yes, she is.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
- Some animals eat their young.
Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
O, benden beş yaş küçük.
- She is five years younger than me.
O, benden beş yaş küçük.
- He is five years younger than me.