Büyük bir ordu ve donanmaya ihtiyaç olacaktı.
 - A large army and navy would be needed.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
 - She needed fuckin' words of love.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
 - I think you need my help.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
 - We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
 - We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
 - The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
 - To be poor is not to have little, but to need much.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
 - Europe doesn't need anyone.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
 - Tom bought a few things he didn't need.
Gerekirse seninle giderim.
 - If need be, I'll go with you.
Tom gerekirse bilgisayarımı kullanabilir.
 - Tom may use my computer if he needs to.