near, but not in

listen to the pronunciation of near, but not in
Английский Язык - Турецкий язык

Определение near, but not in в Английский Язык Турецкий язык словарь

outside
(şans/olasılık/vb.) uzak
outside
dış taraf

Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil. - The wall is white on the outside and green on the inside.

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı. - The outside of the castle was painted white.

outside
dış

Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz? - Could we have a table outside?

Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi. - Outside of him, no one else came to the party.

outside
sayfanın dış kısımlarında
outside
{s} dışarıda

Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz? - Could we have a table outside?

Tom Mary'ye dışarıda oynanmayacak kadar sıcak olduğunu söyledi. - Tom told Mary that it was too hot to play outside.

outside
{e} ötesine
outside
(İnşaat) dışarısı, dış taraf
outside
azami/uzak/dış
outside
{s} en çok
outside
edat dış taraf
outside
{e} den başka
outside
azami
outside
Dışta dışarı
outside
(isim) dış, dışarı, en fazla miktar, ileri uç bölgesi (saha)
outside
{e} dışına

Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim. - One day I'll want to fly outside the country.

Alışılmışın dışına çık. - Think outside the box.

outside
{i} dış görünüş
outside
{s} dış kaynaklı
outside
{s} dışarıdaki

Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy. - Please put your waste in the bins outside.

Tom dışarıdaki insanların sesini duyabildi. - Tom could hear the sound of people outside.

Английский Язык - Английский Язык
outside

Jane Green lives outside New York City with her husband and children.

near, but not in
Избранное