musibet

listen to the pronunciation of musibet
Турецкий язык - Английский Язык
calamity

The anticipation is always worse than the calamity. - Umma musibetten her zaman daha kötüdür.

ill-omened
nuisance
cross
scourge
tribulation
calamity, disaster
(someone, something) who/which is a real pain in the neck
calamity, disaster; nuisance, pest, plague; ill-omened
evil
unpleasant person (or thing), a real pain in the neck
pest
plague
debacle
fatality
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) âfet, belâ, felâket, hastalık, dert sıkıntı, ezâ, başa gelen acı durumlar
Ansızın gelen bela, sıkıntı
Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey: "Bir musibet bin nasihatten yeğdir."- Atasözü
Uğursuz
Ansızın gelen felâket, sıkıntı veren şey
Büyük zararlara yol açan ve kolayca savuşturulamayan hal
MUSÎBET
(Osmanlı Dönemi) Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert.(Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı hâliyle: "Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyâde fâidemizi düşünür. Mâdem onun rızâsı yoktur, dönelim." diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman $ söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür. M.N.)
Musibetler
(Osmanlı Dönemi) MESAİB