That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
His opinion will probably be accepted.
- Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
Perhaps Tom shouldn't do that.
- Muhtemelen Tom'un onu yapmaması gerekir.
Other life probably exists out there and perhaps in many places.
- Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
Tom is likely to arrive before 2:30.
- Tom muhtemelen 2.30'dan önce varacaktır.
He is likely to win this game.
- O, muhtemelen bu oyunu kazanır.
Tom is likely to be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönecektir.
Tom is likely to arrive before 2:30.
- Tom muhtemelen 2.30'dan önce varacaktır.
Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen, bilgisayarı Tom tamir etti.
Mary still hasn't written the essay, presumably.
- Mary muhtemelen hâlâ denemeyi yazmadı.
Tom will likely be suspicious.
- Tom muhtemelen şüpheli olacak.
Tom said Mary was likely to be suspicious.
- Tom Mary'nin muhtemelen şüpheli olacağını söyledi.