My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.
This building should be kept as a national heritage.
- Bu bina ulusal miras olarak tutulmalıdır.
You always tell me I should be proud of my heritage.
- Bana her zaman mirasımla gurur duymam gerektiğini söylüyorsun.
I am concerned about my legacy.
- Mirasım hakkında endişe duyuyorum.
The money is a legacy from my aunt.
- Para halamdan bir mirastır.
Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
- Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?
It's very unlikely that Tom's children inherited anything from him.
- Tom'un çocuklarının ondan bir şey miras alması çok zayıf bir olasılıktır.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother.
- Dan annesinden miras kalan arazi üzerinde vergilendirilmek istemiyordu.