Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.
- What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis?
Golf sahaları su kirliliğinin başlıca sebeplerinden biridir.
- Golf courses are a major cause of water pollution.
O başlıca şikayetimdi.
- That was my major complaint.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
- Tom majored in literature at the university.
Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.
- Kate is majoring in German.
Sigara içmek akciğer kanserinin en önemli nedenidir.
- Smoking is the major cause of lung cancer.
Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.
- Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
- Tom majored in literature at the university.
Asıl branş alanın nedir?
- What's your major field?
Tom bir müzik majörü değil.
- Tom isn't a music major.
Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.
- Major Anderson was ready to stop fighting.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
- Tom is a retired air force major.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
- A major is above a captain.
Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
- Tom is extremely thankful to Mary for her help.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Tom ve erkek kardeşleri çok yakındır.
- Tom and his brothers are extremely close.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor.
- Tom seems extremely excited.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
- What subject do you major in?
Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.
- My major is medieval European history.
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Tom, aşırı gergin görünüyor.
- Tom looks extremely nervous.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Mimi, here’s the thing. When somebody in that crowd goes and does something majorly out of control like that, it’s only a matter of days before the rest of the girls in school make sure they've caught up. ”.
This chapter is majorly devoted to the primary immunodeficiencies that have been documented in domestic animals.
This is Major Jones.
I have decided to major in mathematics.
Okay boys,” I said, in sergeant-majorly style, “there are just two rules that you need to know for this expedition.”.
... you on Etsy majorly ruined my life ...