Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
- Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
Crows all but destroyed the farmer's field of corn.
- Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.
Anthony was respected by the Egyptians.
- Anthony'ye Mısırlılar tarafından saygı gösterilirdi.
In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
Almost all the world condemns Hosni Mubarak because he made the Egyptian people poor.
- Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.
Cats were domesticated by the Egyptians.
- Kediler, Mısırlılar tarafından evcilleştirilmiştir.
France has banned a strain of genetically modified maize.
- Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.
I eat cornflakes for breakfast.
- Kahvaltı için mısır gevreği yerim.
I can't start the day without my morning cereal.
- Mısır gevreğimi yemeden güne başlayamam.
Tom poured milk on his cereal.
- Tom sütü mısır gevreğine döktü.
Tom followed John across a cornfield.
- Tom bir mısır tarlasınında John'u izledi.
I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
- Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
Tom handed the bowl of buttered popcorn to Mary.
- Tom Mary'ye tereyağlı patlamış mısır kasesini uzattı.