Yabancı dilleri öğrenmekten hoşlanırız.
- Wir lernen gern Fremdsprachen.
İngilizce öğrenmeye ne zaman başladın?
- Wann hast du angefangen, Englisch zu lernen?
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
- A little learning is a dangerous thing.
İngilizce öğrenerek iyi zaman geçirdik.
- We had good time, learning English.
Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
- My creativity finds an outlet through learning modern languages.
Dil öğrenimi sayı sistemi gibidir; onun bir başlangıcı vardır ama sonu yoktur.
- Language learning is like the number system; it has a beginning but doesn't have an end.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
- I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Bilgiye değer verip öğrenmek Yahudilerin tekelinde değildir.
- Learning and cherishing data are not just the domain of Jewish people.
Ben bir bilim öğrenmekteyim.
- I have been learning a science.
Learning a foreign language is interesting.
- Es ist interessant, eine Fremdsprache zu lernen.
Learning should not be forced. Learning should be encouraged.
- Zum Lernen sollte man nicht gezwungen werden. Zum Lernen sollte man ermutigt werden.