Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Hayatımda kominizme asla ulaşılmayacak.
- Communism will never be reached in my lifetime.
Bir bilim adamı hayatı boyunca düzinelerce kitap okuyacak, ama hala öğrenecek çok daha fazla şeyi olduğuna inanıyorum.
- A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.
Sea turtles have a long lifespan.
- Meeresschildkröten haben eine hohe Lebenserwartung.
If you feed your dog properly, you can increase his lifespan.
- Wenn Sie Ihren Hund richtig füttern, können Sie dadurch seine Lebenserwartung steigern.