kurun

listen to the pronunciation of kurun
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kurun в Турецкий язык Английский Язык словарь

kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
{i} rate

What is the exchange rate for dollars now? - Şimdi dolar için döviz kuru nedir?

What's the exchange rate today? - Bugün döviz kuru nedir?

kurun altında
(Kanun,Ticaret) below the rate of exchange
kurun üstünde
(Ticaret) above the rate of exchange
kur
course

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

If you flunk this exam, you'll have to repeat the course. - Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.

kur
establish

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kur
flirt
kur
{i} class

Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread. - Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.

Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5. - Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.

kur
institute

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

kur
{f} founded

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

Harvard University was founded in 1636. - Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.

bizimle bağlantı kurun
(Bilgisayar) contact us
kur
ploughing
kur
{f} installed

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935. - Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.

kur
install

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

kur
{f} set up

The University Administration decided to set up a branch campus in New York. - Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.

Tom set up a website for Mary. - Tom Mary için bir websitesi kurdu.

kur
{f} establishing
kur
pass

He passed the law examination and set up a law office. - Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

kur
{f} set

I'll set the alarm for seven o'clock. - Alarmı yediye kuracağım.

What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how? - Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?

kur
setup
kur
put together

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

kur
{f} established

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

yadın kurun
The establishment of foreign lands
Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
kur
par

In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ. - Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
court

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

kur
constituted
kur
puttogether
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurun в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) (Karn. C.) Asırlar. Devirler. Çağlar
çeşme yalağı
Ağaçtan ya da taştan oyularak yapılmış, hayvanların su içmesi için uzun su kabı, yalak
Ağaçtan oyularak yapılan su kabı
Su deposu
Hayvanların su içtiği ve aynı zamanda tahıl yıkanan çeşme
Hayvan yemliği
kurun-u uhrâ
Peygamberimizden kıyamet kopuncaya kadar olan devir, son devir
kurun-u vustâ
(Tarih) Eski Roma Devleti'nin ikiye ayrılmasından, İstanbul'un Müslümanlar tarafından zabtedildiği tarihe kadar olan zaman dilimi, orta asırlar
kurun-u vustâ
Hz. Musa’dan Hz. Muhammed'e (sas) dek olan devir, orta devir
kurun-u ûlâ
Hz. Âdem’den Hz. Musa’ya dek olan devir, ilk devir
KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
yadın kurun
Asenkron