My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
The elephant is an enormous creature.
- Fil kocaman bir yaratıktır.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
The lion opened its huge mouth and roared.
- Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
This man is not my husband.
- Bu adam benim kocam değil.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
I've got a big week ahead of me.
- Önümde koca bir haftam var.
Tom is quite big-headed.
- Tom oldukça koca kafalıdır.
There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.