kazımalı

listen to the pronunciation of kazımalı
Турецкий язык - Английский Язык
(İnşaat) abrasive
A substance or material such as sandpaper, pumice, or emery, used for cleaning, smoothing, or polishing
Being rough and coarse in manner or disposition

Despite her proper upbringing, we found her manners to be terribly abrasive.

a substance that abrades or wears down causing abrasion
Producing abrasion
Producing abrasion; rough enough to wear away the outer surface
{i} substance used for grinding, substance used for polishing (i.e. sandpaper)
Someone who has an abrasive manner is unkind and rude. His abrasive manner has won him an unenviable notoriety
An abrasive substance is rough and can be used to clean hard surfaces. a new all-purpose, non-abrasive cleaner. a rough powder or substance that you use for cleaning something or making it smooth
{s} tending to rub or scrape, tending to abrade
kazı
{i} excavation

Human remains were found during the excavation. - Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.

Lord Carnarvon financed the excavation of Tutankhamun's tomb. - Lord Carnarvon, Tutankhamun'un mezarının kazısını finanse etti.

kazı
{i} dig

They're digging a hole. - Onlar çukur kazıyorlar.

The dog was digging a hole. - Köpek bir çukur kazıyordu.

kazı
(Askeri) grubbing
kazı
carving
kazı
cutting
kazı
excavate
kazı
{f} engraving
kazı
{f} scraping
kazı
engrave
kazı
{f} scraped

He scraped the mud off his boots. - O, çamuru botlarından kazıyarak temizledi.

Tom scraped the ice off his car windows. - Tom araba pencerelerinden buzu kazıyarak temizledi.

kazı
{f} scrape

Tom scraped the ice off his car windows. - Tom araba pencerelerinden buzu kazıyarak temizledi.

She scraped her shoes clean before she entered the house. - O, eve girmeden önce ayakkabılarını kazıyarak temizledi.

kazı
stoping
kazı
scratch
kazı
{f} engraved
kazı
excavation, dig; carving, engraving
kazı
(act of) engraving
kazı
(maden) workings
kazı
excavating, excavation, digging; archeol. dig
kazı
working
kazı
diggings
kazı
curet
kazı
confidence
kazı
etching
kazı
etch

The incident was etched in his memory. - Olay onun hafızasına kazınmıştı.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kazımalı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kazı
abataj
Kazı
hafriyat
kazı
Tahta, maden gibi şeyler üzerine yazı veya resim oyma işi, hak
kazı
Tahta, maden gibi şeyler üzerine yazı veya resim oyma işi, hak (II)
kazı
Yer altındaki tarihî değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması
kazı
Kazaklar'ın at etinden baharatsız ve bibersiz olarak yaptıkları sucuk
kazı
Bir yeri kazma işi, hafriyat
kazı
Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması
kazımalı
Избранное