kaynaklar

listen to the pronunciation of kaynaklar
Турецкий язык - Английский Язык
resources

We have limited resources. - Sınırlı kaynaklarımız var.

China is rich in natural resources. - Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

(Ticaret) sources of funds
assets
sources

We'll use energy sources such as the sun and wind. - Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.

We must develop renewable energy sources. - Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı geliştirmeliyiz.

references
kaynak
fund

When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals. - Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.

He went abroad to raise fund for the project. - Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.

kaynak
{i} resource

Water, forests, and minerals are important natural resources. - Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.

China is rich in natural resources. - Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

kaynak
{i} source

Tatoeba is open source software. - Tatoeba açık kaynak yazılımdır.

Open source is the engine that drives technological innovation. - Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.

kaynak
weld

This door has been welded shut. - Bu kapı kaynakla kapatıldı.

Tom said that he thought Mary knew how to weld. - Tom Mary'nin nasıl kaynak yapacağını bildiğini sandığını söyledi.

kaynak
spring

Mary only washes in spring water. - Mary sadece kaynak suyuyla yıkama yapar.

The water from the spring is very pure. - Kaynak suyu çok temiz.

kaynak
{i} fountain
kaynak
source, origin
kaynak
basis
kaynak
roots
kaynak
seeds
kaynak
written source (of information)
kaynak
spring, fountain " memba; origin" " menşe; source
kaynak
{i} reserve
kaynak
mother
kaynak
(Bilgisayar) newsfeed
kaynak
(Bilgisayar) from

Your headache comes from overwork. - Baş ağrın aşırı çalışmaktan kaynaklanıyor.

Such trouble stems from carelessness. - Böyle sorunlar dikkatsizlikten kaynaklanır.

kaynak
well
kaynak
transferal
kaynak
(Bilgisayar) news aggregator
kaynak
root-stock
kaynak
(Bilgisayar) aggregator
kaynak
literature
kaynak
(İnşaat) seaming
kaynak
(Askeri) breeder
kaynak
headwaters
kaynak
(İnşaat,Teknik) seam
kaynak
(Bilgisayar) feed reader
kaynak
font
kaynak
contact
kaynak
reference
kaynak
mine

This country is rich in mineral resources. - Bu ülke maden kaynakları açısından zengindir.

The region is relatively rich in mineral resources. - Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.

kaynak
well-spring
kaynak
storehouse
kaynak
(Tıp) origo
kaynak
(Ticaret) equity
kaynak
supply

No supply is unlimited. - Hiçbir kaynak sınırsız değildir.

kaynak
(Bilgisayar) originator
kaynak
source,resource
kaynak
{i} context
kıt kaynaklar
(Ticaret) scarce resources
mevcut kaynaklar
current resources
ulusal kaynaklar
national resources
yenilenebilir kaynaklar
(Askeri) renewable resources
kaynak
birth

Sami's birth resulted from an extramarital affair. - Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.

kaynak
seed
kaynak
provenance
kaynak
root
kaynak
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

kaynak
fount
kaynak
(Mühendislik) welding
kaynak
to source
kaynak
the sourcing
kaynak
funding
KAYNAK
(Askeri) source data
Toplam Kaynaklar Analiz Sistemi
(Askeri) All Source Analysis System
Toplam Kaynaklar Dokümanı İndeksi
(Askeri) All-Source Document Index
bol kaynaklar
ample resources
bol kaynaklar
ample resource
destekleyici kaynaklar
(Ticaret) supporting sources
doğal kaynaklar
natural resources
doğal kaynaklar üzerinde sürekli egemenlik ilkesi
(Hukuk) permanent sovereignty over natural resources
güvenilir kaynaklar
(Bilgisayar) trusted sources
kaynak
headspring
kaynak
parent
kaynak
bottom
kaynak
beginning

The supplies are beginning to give out. - Kaynaklar tükenmeye başlıyor.

kaynak
fountainhead, source (of a stream or river); spring
kaynak
patch, patched place (on rubber)
kaynak
patching (rubber)
kaynak
paternity
kaynak
chapter and verse
kaynak
grass roots
kaynak
principle
kaynak
inquiries
kaynak
origin

The fire originated from carelessness. - Yangın dikkatsizlikten kaynaklanıyordu.

Where did such rumors originate? - Bu söylentiler nereden kaynaklandı?

kaynak
authorship
kaynak
(haber) quarter
kaynak
weld, welded place
kaynak
resource , source
kaynak
root stock
kaynak
{i} Genesis
kaynak
{i} spore
kaynak
{i} wellspring
kaynak
{i} wellhead
kaynak
source material
kaynak
fountainhead
kaynak
provenience
kaynak
fountain head
kaynak
springhead
kaynak
original
kaynak
{i} womb
kaynak
source of supply
maddi kaynaklar
(Politika, Siyaset) cash resources
mali kaynaklar toplamı
exchequer
parasal kaynaklar
resources
tabi kaynaklar şubesi
natural resources department
tahsis dışı mali kaynaklar
(Askeri) nonappropriated funds
tahsis dışı mali kaynaklar
(Askeri) non appropriated funds
yeni kaynaklar
(Hukuk) fresh resources
önceden mevzilendirilmiş kuvvet, teçhizat veya kaynaklar; önceden mevzilendirme
(Askeri) pre-positioned force, equipment, or supplies; prepositioning
öz kaynaklar
(Hukuk) own resources
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kaynaklar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kaynak
mehaz
Kaynak
hazine
Kaynak
kaynarca
kaynak
Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba: "Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi."- Y. K. Karaosmanoğlu
kaynak
Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba
kaynak
Araştırma ve incelemede yararlanılan belge
kaynak
İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi
kaynak
Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer. İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi
kaynak
Bir şeyin çıktığı yer, menşe
kaynak
Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge: "Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur."- F. R. Atay
kaynak
Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer
kaynak
Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge
kaynak
Bir haberin çıktığı yer
kaynaklar
Избранное