katı'a

listen to the pronunciation of katı'a
Турецкий язык - Английский Язык

Определение katı'a в Турецкий язык Английский Язык словарь

katı
stiff

Beat the egg whites until stiff. - Yumurta beyazlarını katılaşana kadar çırpın.

I felt a little stiff. - Ben biraz katı hissettim.

katı cisim
solid
katı
strict

My parents are very strict. - Ebeveynlerim çok katı.

We have very strict guidelines here. - Burada çok katı kurallarımız var.

katı
solid

All of the suspects have solid alibis. - Şüphelilerin hepsinin katı mazeretleri var.

The milk froze and became solid. - Süt dondu ve katılaştı.

katı
hard

She is always hard at work. - O, iş yerinde her zaman katıdır.

Boil my eggs hard, please. - Yumurtamı katı kaynat lütfen.

katı
firm

Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before. - Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.

The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program. - Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.

katı
stern
katı
rigid

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

katı bir biçimde
strictly
katı
fold
katı (yumurta)
(Gıda) hard-boiled
katı cisimler fiziği
Solid-state physics
katı madde
solids
katı
steel
katı
sclerous
katı
ironclad

Tom has an ironclad alibi. - Tom'un katı bir mazereti var.

katı
hard boiled
katı
square

Tens of thousands of people gathered in Saint Peter's Square on Sunday morning, despite the cold and the rain, to take part in Solemn Mass with Pope Francis in celebration of Easter. - On binlerce insan soğuk ve yağmura rağmen Paskalya kutlamasında Papa Francis ile Dindar Kütleye katılmak için pazar sabahı Aziz Petrus Meydanında toplandı.

katı
emphatic
katı
hard and fast
katı
hard line
katı
gizzard (of birds)
katı
hard, stiff, rigid; hard, tough; solid; (yumurta) hard-boiled; strict, severe, stern; callous, unfeeling
katı
steely
katı
emphatical
katı
callous
katı
insensitive
katı asıltı
suspension
katı atık
solid waste
katı bir şekilde yönetmek
rule with a rod of iron
katı bir şekilde yönetmek
rule with an iron fist
katı bir şekilde yönetmek
rule with an iron hand
katı cisim
solid body
katı cisimler fiziği
solid state physics
katı disiplin uygulamak
keep a firm hand on
katı durum kimyası
solid state chemistry
katı durumdan gaz durumuna geçirmek
sublimate
katı elektrolit
solid electrolyte
katı eğrisi
solidus curve
katı geometri
solid geometry
katı hacim ölçüsü
solid measure
katı hal
solid state
katı hal fiziği
solid-state physics
katı haldeki
solid state
katı hale getirmek
solidify
katı kalpli
unfeeling
katı madde
solid matter, solid
katı maddeler
solids
katı nesnelerin oylumunu ölçme aleti
stereometry
katı olma
inelasticity
katı surette
decisively
katı söz
harsh word
katı tutum
hard line
katı yakıt
solid fuel
katı yağ
solid lubricant
katı yumurta
hard boiled egg
katı yürekli
hard-hearted, callous, heartless
katı yürekli
obdurate
katı yürekli
insensitive
katı yürekli
coldhearted
katı yürekli
hard hearted
katı yürekli
unrelenting
katı yüreklilik
rockiness
katı yüreklilik
hardness
katı yüreklilik
obduracy
katı yüreklilikle
coldheartedly
katı çözelti
solid solution
katı çözünürlüğü
solid solubility
çatı katı
attic

Let's go see what's in your attic. - Senin çatı katında ne olduğunu görmeye gidelim.

Sami was waiting in the attic. - Sami çatı katında bekliyordu.

iki katı
twice

This tunnel is twice as long as that one. - Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.

My brother eats twice as much as I do. - Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.

çatı katı
1. penthouse. 2. attic, garret, loft
apartman katı
story
apartman katı
flat
apartman katı
apartment
apartman katı
storey
bodrum katı
basement story
bodrum katı
basement floor
boya katı
coat
iki katı
as much again
iki katı
two times more
iki katı
dbl
iki katı
double

Your book is double the size of mine. - Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

They need to eat double that amount. - O miktarın iki katını yemeliler.

sekiz katı
eight fold
zemin katı
first floor
zemin katı
(İnşaat) ground story
üç katı
three times
üç katı
triple
çatı katı
loft
çatı katı
garret
çatı katı
penthouse
göğün dokuncu katı
solid sky dokuncu
tanrı katı
god times
altı katı
sixfold
ana taşıma katı
main haulage level
apartman katı
flat, apartment
beş katı
quintuplicate
bin katı
a thousandfold
bin katı
millifold
bodrum katı
basement

Tom discovered two dead bodies in his basement. - Tom bodrum katında iki ceset keşfetti.

There's a laundromat in the basement of our apartment building. - Bizim apartmanın bodrum katında bir çamaşırhane var.

daha katı
stiffer
dilim katı
(Madencilik) sublevel
dokuz katı
ninefold
dört katı
quadruple

Sales of prescription opioids in the United States have nearly quadrupled from 1999 to 2014. - Amerika Birleşik Devletlerinde reçeteli morfin türevi ilaçların satışları 1999'dan 2014'e kadar neredeyse dört katına çıktı.

Overdose deaths from opioids have nearly quadrupled since 1999. - Morfin türevi ilaçlardan gelen aşırı doz ölümleri 1999'dan beri yaklaşık dört katına çıktı.

düzenli katı çözelti
(İnşaat) ordered solid solution
giriş katı
ground floor
güç katı
power stage
haşlanmış katı yumurta
hard boiled egg
ihraç katı
winding level
iki katı
two times
iki katı
twofold
iki katı
double the amount of
iki katı
twice as much

Tom earns twice as much as Mary. - Tom Mary'nin iki katı kadar çok kazanır.

Tom swore that he ate at least twice as much as his wife. - Tom, en az onun eşinin iki katı kadar yediğine yemin etti.

iki katı double
the amount of
kristal katı
crystalline solid
kupkuru katı
(Gıda) bone-dry solid
kupkuru katı
(Gıda) bone dry solid
makas ana katı
main leaf
menfur şekilde katı kuralcı
wowser
mutfak katı
kitchen story
on katı yapmak
decuple
servis katı
mechanical floor
sürücü katı
driver stage
taraça katı
penthouse
teras katı
penthouse
tesisat katı
mechanical floor
tesisat katı
(İnşaat) installation story
yedi katı
seven times (more)
yirmi katı
twenty times (more)
yüreki katı
hardhearted
yüz katı
centuple
yüz katı
centuplicate
zemin katı
ground floor
zemin katı
ground floor, basement, first floor
çıkış katı
final stage
üretim katı
working level
üç katı
threefold
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение katı'a в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KATI'A
(Osmanlı Dönemi) Kesen, kesici
KATI'
(Osmanlı Dönemi) Keskin ve iyi bileylenmiş kılıç
KATI'
(Osmanlı Dönemi) (Kat'. dan) Kesen, Kat' eden. Durduran, mâni olan
katı
Çok, aşırı derecede
katı
Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp
katı
Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim
katı
Taşlık, konsa
katı
Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan
katı
Sert, yumuşak karşıtı
katı
Sert, yumuşak karşıtı: "Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu."- F. R. Atay
katı
Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. Çok, aşırı derecede: "Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti."- Süleyman Çelebi
katı kalpli
Katı yürekli
katı söz
Sert ve kırıcı söz
katı yağ
Don yağı, parafin gibi normal sıcaklıkta iken katı durumda bulunan yağ
katı yumurta
Lop yumurta
katı yürekli
Acıması olmayan, acımasız
bodrum katı
Bir yapının zemin katının altında olan ve oturulabilen en alt katı
giriş katı
bakınız: yer katı, zemin katı
ocak katı
Belirli bir düzeyde hazırlanmış galeri ağının tümü
yer katı
Toprak düzeyinde olan kat, giriş katı, zemin katı
yüreği katı
Acınacak durumlar karşısında duygusuz kalabilen
zemin katı
Yer katı
çatı katı
Yapılarda çatı ile son kat arasında yapılan küçük kat
katı'a
Избранное