karıştırıyor

listen to the pronunciation of karıştırıyor
Турецкий язык - Английский Язык
confusing

You're confusing me with Tom. - Sen beni Tom'la karıştırıyorsun.

I'm always confusing John with Paul. - Ben her zaman, John'u Paul ile karıştırıyorum.

difficult to understand; not clear as lacking order, chaotic etc

Several sections in that book are really confusing.

present participle of confuse
causing confusion or disorientation; "a confusing jumble of road signs"; "being hospitalized can be confusing and distressing for a small child
difficult to understand
lacking clarity of meaning; causing confusion or perplexity; "sent confusing signals to Iraq"; "perplexing to someone who knew nothing about it"; "a puzzling statement"
Something that is confusing makes it difficult for people to know exactly what is happening or what to do. The statement is highly confusing clear. unclear and difficult to understand
causing confusion or disorientation; "a confusing jumble of road signs"; "being hospitalized can be confusing and distressing for a small child"
{s} causing confusion; bewildering; embarrassing
karış
butt in

The last thing I want to do is butt in. - Yapmak istediğim son şey karışmaktır.

karış
horn in
karış
{f} interfering
karış
interfere

Don't interfere with my work. - Benim işime karışmayın.

Bob told Jane not to interfere in his personal affairs. - Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

karış
embroil

They did not wish to become embroiled in the dispute. - Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

karış
meddle

Don't meddle in other people's lives. - Diğer insanların yaşamlarına karışmamalıyız.

Don't meddle in other people's affairs. - Diğer insanların işine karışmayın.

karış
{f} meddling

I have no intention of meddling in your affairs. - İşlerine karışmaya niyetim yok.

I don't have any intention of meddling into your affairs. - Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.

karış
span

I often confuse Spanish vowels. - İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

karış
span, hand span
karış
intermingle
karış
interlope
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение karıştırıyor в Турецкий язык Турецкий язык словарь

karış
Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık: "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti."- H. R. Gürpınar
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, baş parmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
karış
Beddua, lanet
karış
işkembe
karıştırıyor
Избранное