I went camping with my family.
- Ben ailemle birlikte kampa gittim.
I went camping last summer.
- Geçen yaz kampa gittim.
Tom decided that it would be fun to go camping with John and Mary.
- Tom, John ve Mary ile kampa gitmenin eğlenceli olacağına karar verdi.
My father suggested that we go camping.
- Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
- Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
I ran away from the training camp.
- Eğitim kampından kaçtım.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
It was still early in the day when Tom arrived at the campground.
- Tom kampa geldiğinde hâlâ günün erken saatleriydi.
One gypsy family with their caravan was encamped.
- Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.
Tom sat down on the log in front of the campfire.
- Tom kamp ateşinin önündeki kütüğe oturdu.
Tom was singing with the children sitting around the campfire.
- Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.
Tom likes camping on the beach.
- Tom sahilde kamp yapmayı sever.
You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
- Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
This is a nice-looking campground.
- Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.
The campsite isn't accessible by road.
- Kamp bölgesi karayoluyla ulaşılabilir değil.
This is a good place to camp.
- Burası kamp kurmak için iyi bir yerdir.
This looks like a good spot to camp.
- Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
Both Tom and Mary like camping.
- Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.
One of Tom's favorite things to do is camping.
- Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.
Tom returned to the campsite.
- Tom kamp yerine döndü.
The campsite was totally deserted.
- Kamp yeri tamamen terk edilmişti.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
There are three campgrounds in this area.
- Bu alanda üç tane kamp yeri var.