The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
You've got a one-track mind.
- Kafan tek taraflı çalışıyor.
You can do it if you put your mind to it.
- Eğer kafanıza koyarsanız onu yapabilirsiniz.
Tom can't believe how dense Mary is.
- Tom, Mary'nin ne kadar kalın kafalı olduğuna inanamıyor.
You goose, you're doing it all wrong!
- Seni kaz kafalı, onların hepsini yanlış yapıyorsun!
He's racking his brains about how to deal with the matter.
- O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.
Why did Tom blow his brains out?
- Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?
We're at our wits' end.
- Kafamız allak bullak olmuş durumda.
Tom is obstinate, isn't he?
- Tom dik kafalı, değil mi?
Tom is quite obstinate, isn't he?
- Tom oldukça dik kafalı, değil mi?
Americans can be really provincial.
- Amerikalılar gerçekten geri kafalı olabilirler.
Tom is a conspiracy nut.
- Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.
A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
- Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
Tom's skull has been fractured.
- Tom'un kafatası kırıldı.