Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.
- I'm improving my knowledge of Breton.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
Ben İngilizcemi ilerletmek istiyorum.
- I want to improve my English.
Macarcamı ilerletmek istiyorum.
- I'd like to improve my Hungarian.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
İyileştirmek değiştirmektir; mükemmel olmak sık sık değiştirmektir.
- To improve is to change; to be perfect is to change often.
Çevreyi iyileştirmek için.
- In order to improve the environment.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
- Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
- I would like to improve my English pronunciation.
Egzersiz sağlığı geliştirir.
- Exercise improves health.
İlerleme için yer var.
- There's room for improvement.
O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.
- He has made a big improvement in tennis.
... And so we all have an investment in improving ...
... The single-most important ingredient in improving our ...