That country broke off diplomatic relations with the United States.
- O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
I don't know anything about their relationship.
- Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
Money doesn't always count for much in human relationships.
- Para her zaman insan ilişkilerinde çok önemli sayılmaz.
Mary has a strong connection with nature.
- Mary'nin doğa ile güçlü bir ilişkisi vardır.
The police arrested a suspect in connection with the robbery.
- Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.
- Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
I used to correlate love with sex.
- Eskiden sevgi ile cinselliği ilişkilendirirdim.
No correlation was found.
- Hiçbir ilişki bulunmadı.
William has discovered a correlation between the location of Mayan cities and the position of stars in constellations.
- William Maya kentlerinin konumu ve takımyıldızlarındaki yıldızların konumu arasında bir ilişki keşfetti.
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
Hope, not fear, is the creative principle in human affairs.
- Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
It was a one-sided love affair.
- O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.
- Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
- Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
Tom has secretly been contacting Mary.
- Tom Mary ile gizlice ilişki kuruyor.
To avoid injury or discomfort, be sure that the vagina is lubricated before intercourse.
- Yaralanma veya rahatsızlığı önlemek için, vajinanın ilişkiden önce yağlanmış olduğundan emin olun.
Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.
- Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
I keep a daily record of my business dealings.
- İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
- Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
Tom had sex with a lot of different women.
- Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
- Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
The association between trolls and bridges has a long history which marches on to this day in English pop culture.
- İngiliz popüler kültüründeki trol-köprü ilişkisinin günümüze kadar ulaşan uzun bir tarihi vardır.
People might say I'm old-fashioned, but I think that one shouldn't have sexual relationships before marriage.
- İnsanlar eski kafalı olduğumu söyleyebilir, ama bir insan evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmemeli.
Layla and Sami began a sexual relationship.
- Leyla ve Sami cinsel ilişkiye başladılar.
The dream of world war may be linked to a linear religion.
- Dünya savaşı hayali, doğrusal bir dinle ilişkilendirilebilir.
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
- Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
Things are getting ugly.
- İlişkiler çirkinleşiyor.
Things are getting worse.
- İlişkiler daha kötü oluyorlar.
I have no affiliation with your university.
- Senin üniversitenle hiçbir ilişkim yok.
I keep a daily record of my business dealings.
- İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
Social relationships influence conversations.
- Sosyal ilişkiler iletişimi etkiler.
Tom's uncomfortable with close personal relationships.
- Tom, yakın kişisel ilişkilerden rahatsız.
We have a good rapport.
- Bizim iyi bir ilişkimiz var.
As regards the matter, I know nothing.
- Konuya ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.
What do you have to say with regard to this problem?
- Bu soruna ilişkin ne söylemek zorundasın?