Ulusal bayramlarda bayrakları havaya kaldırmalıyız.
- We put up the flags on national holidays.
Bugün İzlanda'da ulusal bir bayramdır.
- Today is a national holiday in Iceland.
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She talked her husband into having a holiday in France.
Ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
- He refused to go on holiday with his parents.
Doktor bana uzun bir tatile çıkmamı tavsiye etti.
- The doctor advised me to take a long holiday.
Biz harika bir tatil yaptık.
- We had a wonderful holiday.
Biz iki haftalık bir tatil yapacağız.
- We'll take a two-week holiday.
Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
- Circumstances do not permit me such a holiday.
I want to take a French course this summer holiday.