Tom seems displeased.
- Tom hoşnutsuz görünüyor.
What makes you so displeased?
- Seni bu kadar hoşnutsuz yapan şey nedir?
Tom seems discontented.
- Tom hoşnutsuz görünüyor.
He's not discontented. He's just tired.
- O hoşnutsuz değil. O sadece yorgun.
It's a good compromise. It won't leave anyone dissatisfied.
- Bu iyi bir uzlaşma.Hiç kimseyi hoşnutsuz bırakmaz.
Tom told me you were dissatisfied.
- Tom bana senin hoşnutsuz olduğunu söyledi.
Tom looks disgruntled.
- Tom hoşnutsuz görünüyor.
Tom was a little disgruntled.
- Tom biraz hoşnutsuzdu.
I write to express my discontent.
- Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.
- Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.