He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
She prepared the meal in a very short time.
- O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
It is correct to say that psychological readiness is important in this therapy.
- Bu terapide, psikolojik olarak hazır olmanın gerekliliğini söylemek doğru olur.
Get ready for the trip at once.
- Hemen yolculuğa hazırlan.
I'm about ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
We have to get ready for Tom's visit.
- Tom'un ziyareti için hazır olmak zorundayız.
We can do nothing but wait for a while until the seats are available.
- Koltuklar hazır oluncaya kadar bir süre beklemekten başka bir şey yapamayız.
Lunch will be available.
- Öğle yemeği hazır olacak.
You must get ready quickly.
- Çabucak hazırlanmalısın.
Dan fixed a quick meal for Linda.
- Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
Tom is never on hand when I want him.
- Tom ben onu istediğimde asla hazır değildir.
The plane is now operational.
- Uçak artık kullanıma hazırdır.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
Stand by for instructions.
- Talimatlar için hazır bekleyin.
Tom is willing to do almost anything for Mary.
- Tom Mary için neredeyse her şeyi yapmaya hazır.
I'm willing to accept your offer.
- Ben teklifini kabul etmeye hazırım.
Are you ready for today's game?
- Bugünkü oyun için hazır mısın?
You had better prepare yourself for the next game.
- Bir sonraki oyun için kendini hazırlasan iyi olur.
Have you finished your preparations for the trip?
- Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?
Are you almost finished?
- Neredeyse hazır mısın?
I am ready to do anything to make up for the loss.
- Kaybı telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım.
Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
- Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
We are agreeable to your conditions.
- Biz sizin koşullarınızla anlaşmaya hazırız.
Many students were present at the lecture.
- Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu.
All the members were present.
- Bütün üyeler hazır bulundu.
yemek servise hazır.
dinner is served. desert is served.
The plane is now operational.
- Uçak artık kullanıma hazırdır.
They were cooperative.
- Onlar yardıma hazırdılar.