having an offensive or intense odor or flavor

listen to the pronunciation of having an offensive or intense odor or flavor
Английский Язык - Турецкий язык

Определение having an offensive or intense odor or flavor в Английский Язык Турецкий язык словарь

strong
güçlü

Taro güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptir. - Taro has a strong sense of responsibility.

Türkiye, Yunanistan'dan daha güçlüydü. - Turkey was stronger than Greece.

strong
{s} sert

Dün sert rüzgarların yanı sıra, yoğun yağmur yağdı. - Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.

Sert bir rüzgar esiyordu. - A strong wind was blowing.

strong
kesin (görüş)
strong
muazzam
strong
mukavemetli

Mukavva, kağıttan daha mukavemetlidir. - Cardboard is stronger than paper.

strong
yaman
strong
{s} ağır

Yapı bu kadar ağırlığı taşıyacak kadar güçlü değil. - The structure isn't strong enough to support that much weight.

Bu ağır metal kutuları taşımak için yeterince güçlüyüm. - I'm strong enough to carry those heavy metal boxes.

strong
(içki/sigara/vb.) sert
strong
şiddetli

Hokkaido'daki şiddetli deprem geniş çaplı hasara neden oldu. - The strong earthquake in Hokkaido caused extensive damage.

Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler. - They began with a strong attack against the enemy.

strong
ağır kokulu
strong
metin
strong
sağlam

Karton, kağıttan daha sağlamdır. - Cardboard is stronger than paper.

Bu ipin yeterince sağlam olduğunu düşünüyor musun? - Do you think this rope is strong enough?

strong
{s} istikrarlı

İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti. - The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.

O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur. - He speaks English with a strong German accent.

strong
(zarf) güçlü olarak, kuvvetle, şiddetle
strong
{s} keskin
strong
{s} istekli

O, dürüst, güçlü ve kararlar vermek için istekliydi. - He was honest, strong, and willing to make decisions.

strong
{s} alkollü
strong
temeli sağlam
strong
{s} şiddetli (rüzgâr/darbe)
strong
{s} iradeli

Tom güçlü iradelidir. - Tom is strong-willed.

Mary çok iradeli bir kadın. - Mary is a very strong-willed woman.

Английский Язык - Английский Язык
strong
having an offensive or intense odor or flavor

    Расстановка переносов

    ha·ving an of·fen·sive or in·tense o·dor or fla·vor

    Турецкое произношение

    hävîng ın ıfensîv ır întens ōdır ır fleyvır

    Произношение

    /ˈhavəɴɢ ən əˈfensəv ər ənˈtens ˈōdər ər ˈflāvər/ /ˈhævɪŋ ən əˈfɛnsɪv ɜr ɪnˈtɛns ˈoʊdɜr ɜr ˈfleɪvɜr/
Избранное