By other's faults wise men correct their own.
 - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
He acknowledged his fault.
 - O, hatasını kabul etti.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He broke his promise, which was a big mistake.
 - Büyük bir hataydı ki, o caydı.
Did the error occur right from the start or later on? - When?
 - Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
Everybody laughed at his error.
 - Herkes onun hatasına güldü.
It's very big of you to admit you're wrong.
 - Hatalı olduğunuzu kabul ettiğiniz için çok büyüksünüz.
I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
 - Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
This plan has no flaws.
 - Bu planın hatası yok.
Are you suggesting it's a design flaw?
 - Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?
Why have you not inquired about the cause of the defect?
 - Neden hatanın nedenini sormadın?
She is a beauty, admittedly, but she has her faults.
 - Hiç kuşkusuz o bir güzel, ama onun hataları var.
You always excuse your faults by blaming others.
 - Diğerleri suçlayarak her zaman hatalarını mazur görüyorsun.
When did the error occur?
 - Hata ne zaman meydana geldi?
At last, he realized his error.
 - En sonunda hatasını anladı.
Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
 - Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
Who is to blame for the failure?
 - Hata için kim suçlanacak?
Tom always tries to blame someone else for his failures.
 - Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
This annoying bug has finally been fixed.
 - Bu can sıkıcı hata nihayet düzeltildi.
We are working to fix this bug.
 - Bu hatayı düzeltmeye çalışıyoruz.
Be careful not to trip.
 - Hata yapmamak için dikkatli ol.
He always tries to trip people up.
 - O her zaman insanların hatasını yakalar.
He is to blame for the failure.
 - Hata için o suçlanacak.
Tom always tries to blame someone else for his failures.
 - Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
You need to stop goofing around.
 - Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
 - İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
 - Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
What shall we do with this delinquent girl?
 - Bu hatalı kızla ne yapacağız?