Tom'la şahsen konuşmam lâzım.
- I need to speak to Tom personally.
Tom'u şahsen tanırım.
- I know Tom personally.
O oraya bizzat gitti.
- He went there in person.
Onunla bizzat konuşmalısın.
- You must talk to her in person.
Tom oraya bizzat kendisi gitti.
- Tom went there in person.
Tom Mary'ye şahsen teşekkür etmek istedi.
- Tom wanted to thank Mary in person.
Tom bize şahsen geleceğini söyledi.
- Tom told us that he'd come in person.
Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- I'll personally visit you.
Kişisel olarak, bundan hoşlandım.
- Personally, I liked this one.
Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
- I only eat meat from animals that I have personally killed and butchered.
Onunla bizzat ilgileneceğim.
- I'll take care of it personally.