Cüzdanımda daha fazla para yok.
 - I have no more money in my wallet.
Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
 - We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
 - The more you know about him, the more you like him.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
 - I'd like to stay one more night. Is that possible?
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
 - Good health is more valuable than anything else.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
 - Time is more precious than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
 - All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
 - All languages are equal, but English is more equal than the others.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
 - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
 - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
 - The more you know about him, the more you like him.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Daha fazla bir şey var mı?
 - Is there something more?
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
 - That's nothing more than greenwashing.