I didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
She beckoned me to come in.
- O bana içeri girmem için işaret etti.
Would you mind telling me how you got into my office?
- Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?
Tom got into bed and turned off the light.
- Tom yatağa girdi ve ışığı kapattı.
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
Does Tom get into the city very often?
- Tom çok sık şehre girer mi?
This ticket allows two people to enter.
- Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
Tom wanted to go into politics.
- Tom siyasete girmek istedi.