geliştir

listen to the pronunciation of geliştir
Турецкий язык - Английский Язык
develop

Students should develop their reading skills. - Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.

Darwin developed the evolutionary theory. - Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

{f} developing

Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer. - Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.

Her studies contributed greatly to developing scientific research. - Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.

{f} improving

Tom was improving his results. - Tom sonuçlarını geliştiriyordu.

Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment. - Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.

upgrade
{f} developed

Musical talent can be developed if it's properly trained. - Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.

Darwin developed the evolutionary theory. - Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

(Bilgisayar) refine
{f} reform

Reformers aim to improve the government. - Reformcular hükümeti geliştirmeyi hedefliyor.

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

buck up
work up
{f} evolving
make improvements to
improve upon
improve on

That's something we'll improve on. - Bu geliştireceğimiz bir şey.

{f} overextending
evolve

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

overextend
{f} progress

He is making good progress in playing the piano. - Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.

gain ground
improve

You can improve your English if you try. - Eğer gayret edersen İngilizceni geliştirebilirsin.

I would like to improve my English pronunciation. - İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.

{f} reformed
improved

You've improved your English. - İngilizceni geliştirdin.

She has improved her skill in cooking recently. - Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.

enhance

Can't you enhance the image? - İmajını geliştiremez misin?

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

{f} enhanced
evolved

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

(Biyoloji) devise

She quickly devised a plan to skip school and go to the party. - O, okulu asmak ve partiye gitmek için çabucak bir plan geliştirdi.

They devised ingenious solutions. - Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.

revamp
geliş
coming

I'm looking forward to your coming to Japan. - Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.

We could all see it coming, couldn't we? - Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?

geliş
arrival

Ken is waiting for the arrival of the train. - Ken trenin gelişini bekliyor.

The arrival of the troops led to more violence. - Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.

geliş
arrivals
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

geliş
{f} flourish

After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished. - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.

The fine arts flourished in Italy in the 15th century. - Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.

geliş
grew
geliş
advent

The story revolves around a mysterious adventure. - Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker. - Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение geliştir в Турецкий язык Турецкий язык словарь

geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
geliştir
Избранное