In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Her studies contributed greatly to developing scientific research.
- Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment.
- Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.
I'm improving my knowledge of Breton.
- Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.
He developed his English skill while he was in America.
- Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
Reformers aim to improve the government.
- Reformcular hükümeti geliştirmeyi hedefliyor.
So-called winter time is expected to enhance the college reform.
- Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.
That's something we'll improve on.
- Bu geliştireceğimiz bir şey.
Human beings evolved their intelligence.
- İnsan, zekasını geliştirdi.
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
He is making good progress in playing the piano.
- Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.
Tom is working hard to improve his English.
- Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
Tom really wants to improve.
- Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
You've definitely improved.
- Kesinlikle geliştirdin.
You've improved your English.
- İngilizceni geliştirdin.
So-called winter time is expected to enhance the college reform.
- Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.
Can't you enhance the image?
- İmajını geliştiremez misin?
Human beings evolved their intelligence.
- İnsan, zekasını geliştirdi.
This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
Tom devised a plan to burglarize Mary's house.
- Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.
They devised ingenious solutions.
- Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.
I'm looking forward to your coming to Japan.
- Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
The arrival of the troops led to more violence.
- Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.
Keiko informed him of her safe arrival.
- Keiko onun güvenli bir şekilde gelişini ona bildirdi.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Our work began to flourish.
- İşlerimiz gelişmeye başladı.
Legends of vampires flourish in the Balkans.
- Vampir efsaneleri Balkanlar'da gelişir.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.