geldbuße

listen to the pronunciation of geldbuße
Немецкий Язык - Турецкий язык
ince işçilik
nefise
Английский Язык - Турецкий язык

Определение geldbuße в Английский Язык Турецкий язык словарь

fine
kıyak
fine
yolunda

Şimdi her şeyin yolunda olduğuna inanıyorum. - I believe everything is fine now.

Onlar Pandora'nın kutusunu açana kadar her şey yolunda. - Everything is fine until they open Pandora's box.

amercement
para cezası
fine
sağlıklı

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir. - A healthy curiosity is truly a fine thing.

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu. - She gave birth to a fine healthy baby.

fine
kırıntılar halinde
fine
ince ince

Bayırturpunu soy ve ince ince doğra. - Peel and finely chop the horseradish.

fine
(Mühendislik) ince

Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır. - There's a fine line between genius and insanity.

Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var. - Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.

amercement
{i} ceza tutarı
amercement
{i} para cezası verme
fine
çok ince

Bu kahveyi çok ince öğüt. - Grind this coffee very fine.

fine
(fiil) berraklaştırmak, arıtmak, açılmak, berraklaşmak, para cezası vermek
fine
{s} âlâ, mükemmel, üstün
fine
(İnşaat) güzel, ince
fine
çokiyi bir şekil
fine
ucu ucuna
fine
som
fine
(isim) ceza, para cezası
fine
incecik
fine
(zarf) güzel, hoş, iyi, incecik, ucu ucuna
Немецкий Язык - Английский Язык
fine
mulct
amercement
geldbusse
monetary buses
Er erhielt eine Geldbuße wegen Falschparkens.
He was fined for illegal parking
jdm. eine Geldbuße/Bestrafung/Strafe auferlegen
to inflict a fine/punishment on somebody