gefesselt

listen to the pronunciation of gefesselt
Немецкий Язык - Турецкий язык
bağlı
Английский Язык - Турецкий язык

Определение gefesselt в Английский Язык Турецкий язык словарь

fascinated
{s} büyülenmiş

Tom Mary'nin hikayesinden büyülenmişti. - Tom was fascinated by Mary's story.

Tom büyülenmiş gibi görünüyordu. - Tom seemed to be fascinated.

handcuffed
{s} evli
handcuffed
{s} kelepçeli

Dan'in cesedi elleri kelepçeli olarak ormanda bulundu. - Dan's body was found handcuffed in the woods.

Tom kelepçeli olmayacak. - Tom won't be handcuffed.

fascinated
büyülenmek
fascinated
{f} büyüle

O, onun güzelliği ile büyülendi. - He was fascinated with her beauty.

Onun güzelliği tarafından büyülendim. - I was fascinated by her beauty.

fettered
{f} zincir vur
fettered
zincirlenmiş
fettered
zincire vurulmuş
grabbed
kaptı

Tom yarım yenmiş böreği Mary'den kaptı ve onu yemeye başladı. - Tom grabbed the half-eaten burrito from Mary and started eating it.

Tom son gözlemeye uzandı ama onu önce Mary kaptı. - Tom reached for the last donut, but Mary grabbed it first.

handcuffed
Kelepçelenmiş, kelepçeli, kelepçe takılmış
enchanted
{s} afsunlu
enchanted
(sıfat) afsunlu
fascinated
{s} ağzı açık kalmış