I am good at raising roses.
- Gül yetiştirmekte iyiyim.
The roses are in bloom.
- Güller çiçek açmışlar.
Goodbye. I'll see you at the time we agreed on.
- Güle güle. Üzerinde anlaştığımız zamanda görüşürüz.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
You didn't even say goodbye.
- Güle güle bile demedin.
I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme güle güle demedim.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
It is no laughing matter that he couldn't graduate from university this year.
- Onun bu yıl üniversiteden mezun olamaması gülünecek bir şey değil.
I could not help laughing when I saw him.
- Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.
They laughed the speaker down.
- Onlar spikeri gülerek susturdular.