Английский Язык - Турецкий язык
Определение extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe в Английский Язык Турецкий язык словарь
- intense
- {s} yoğun
Aylardan temmuzdu. Isı yoğundu.
-It was July. The heat was intense.
Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
-Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.
- intense
- {s} kuvvetli
- intense
- {s} dikkatli
- intense
- {s} aşırı
- intense
- {s} şiddetli
Bu kadar şiddetli ağrıyı nasıl görmezden gelebilirim?
-How can I ignore pain this intense?
O gerçekten şiddetliydi.
-That was really intense.
- intense
- kuvvetle
- intense
- {s} ciddi olan (kimse)
- intense
- intensely şiddetle
- intense
- azışık
- intense
- yüksek derecede vukubulan
- intense
- güçlü
- intense
- heyecanlı
- intense
- ateşli
- intense
- ateşli/şiddetli
- intense
- {s} şiddetli, kuvvetli, keskin, hararetli
- intense
- (sıfat) şiddetli, aşırı, son derece, kuvvetli, koyu, yoğun, dikkatli, etkileyici, çarpıcı, istekli
- intense
- intenseness şiddet
- intense
- kuvvetlilik
Связанные Термины
Английский Язык - Английский Язык
Определение extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe в Английский Язык Английский Язык словарь
- {s} intense
extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe
Расстановка переносов
extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, se·vereПроизношение
Resimler
Избранное