Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
- Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
O, soğuğa aşırı duyarlıdır.
- She is exceedingly sensitive to the cold.
Tom Alaska'nın aşırı soğunu sever.
- Tom likes the extreme cold of Alaska.
Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.
- Tom's job creates extreme stress.
Hız sınırını aşmayın.
- Don't exceed the speed limit.
Hız sınırını asla aşmadık.
- We never exceed the speed limit.
Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
- The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
- Imports exceeded exports last year.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
O, soğuğa aşırı duyarlıdır.
- She is exceedingly sensitive to the cold.
Hız sınırını aşmayın.
- Don't exceed the speed limit.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
O bir uçtan diğerine düştü.
- He fell from one extreme to the other.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.
The company's 2005 revenue exceeds that of 2004.
The quality of her essay has exceeded my expectations.
... exceeding that of batteries. ...