Mother always gets up early in the morning.
- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
I didn't want to get up early.
- Erken kalkmak istemedim.
I always arrive a little ahead of time.
- Her zaman biraz erken gelirim.
If you had left home a little earlier you would have been in time.
- Evden biraz daha erken çıksaydın, zamanında olurdun.
If you get up early, you can be in time for school.
- Eğer erken kalkarsan okula zamanında varabilirsin.
My wife gave birth prematurely to a 1500-gram baby girl.
- Karım erken 1500 gramlık bir bebek kız doğurdu.
Tom was born a month premature.
- Tom bir ay erken doğdu.
Twins are usually premature.
- İkizler genellikle erken doğumludur.
Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.
- Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
The sooner we start, the sooner we'll finish.
- Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
- Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
Sorry I haven't replied to your letter earlier.
- Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
You've been coming home early lately, haven't you?
- Son zamanlarda eve erken geliyorsun, değil mi?
Get up early, else you'll be late for school.
- Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
She is an early riser.
- O erken kalkan biridir.
My father is an early riser.
- Babam erken kalkan biridir.
In those days, I went to bed earlier.
- O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
Sorry I haven't replied to your letter earlier.
- Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
Please call me at your earliest convenience.
- Lütfen uygun olan en erken zamanında beni ara.
Please let us know the prices and earliest delivery of your Steel Landscape Edgings #STL3456.
- Lütfen bize Çelik Peyzaj Kenar taşları # STL3456'ın fiyat ve en erken teslimini bildirin.