I didn't want to get up early.
- Erken kalkmak istemedim.
I'm really tired and want to go to bed early.
- Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
I always arrive a little ahead of time.
- Her zaman biraz erken gelirim.
Get up early, and you'll be in time.
- Erken kalk ve zamanında ol.
If you had left home a little earlier you would have been in time.
- Evden biraz daha erken çıksaydın, zamanında olurdun.
My wife gave birth prematurely to a 1500-gram baby girl.
- Karım erken 1500 gramlık bir bebek kız doğurdu.
Mary's baby was three weeks premature.
- Mary'nin bebeği üç hafta erken doğdu.
Twins are usually premature.
- İkizler genellikle erken doğumludur.
Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.
- Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
The sooner we start, the sooner we'll finish.
- Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
In those days, I went to bed earlier.
- O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
He said that he was tired and that is why he'd like to go home earlier.
- O yorgun olduğunu söyledi ve eve erken gitmek istemesinin nedeni budur.
Get up early, or you'll be late.
- Erken kalk, yoksa geç kalacaksın.
I left early so as not to be late.
- Geç kalmamak için erken ayrıldım.
I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
- Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
She is an early riser.
- O erken kalkan biridir.
In those days, I went to bed earlier.
- O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
Had you come a little earlier, you could have met her.
- Eğer biraz daha erken gelseydin, onunla karşılaşabilirdin.
The earliest I can come is around 3.
- En erken saat 3 gibi gelebilirim.
Mother gets up earliest in my family.
- Ailemde en erken annem kalkar.