emin%2cemniyetli

listen to the pronunciation of emin%2cemniyetli
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение emin%2cemniyetli в Турецкий язык Турецкий язык словарь

EMİN
(Osmanlı Dönemi) Kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz
EMİN
(Osmanlı Dönemi) İnanan, güvenen
EMİN
(Osmanlı Dönemi) Çok iyi bilen, şüphe etmeyen
EMİN
(Osmanlı Dönemi) Kendisinden korkulmayan
EMİN
(Osmanlı Dönemi) Kendine inanılan. İtimat edilen
emin
Osmanlı imparatorluğunda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişilere verilen ad
emin
Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz: "Dağlar hiçbir zaman emin değildir."- Y. K. Karaosmanoğlu. Şüphesi olmayan: "Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler."- H. Z. Uşaklıgil
emin
Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz
emin
İnanılır, güvenilir
emin
İnanılır, güvenilir: "Gizli kitapları ve notları yok etmemiş yahut daha emin bir yere kaldırmamıştım."- R. N. Güntekin
emin
(Osmanlı Dönemi) kalbinde korku ve endişesi olmayan, korkusuz, güvenilir; güvenen, inanan
emin
Şüphesi olmayan
emin barın
Türk hat sanatının son büyük ustalarından biri olan ünlü hattat ve ciltçi
emin olmak
İnanmak, güvenmek
emin onat
Anıtkabir'in tasarımını da gerçekleştiren ünlü mimarımız
Английский Язык - Английский Язык

Определение emin%2cemniyetli в Английский Язык Английский Язык словарь

Mehmed Emin Pasha
orig. Eduard Schnitzer born March 28, 1840, Oppeln, Silesia died Oct. 23, 1892, Kanema, Congo Free State German physician, explorer, and administrator in Egyptian Sudan. Schnitzer adopted a Turkish name while serving as a medical officer and administrator in the Ottoman government. In 1876 he joined with British forces led by Gen. Charles George Gordon at Khartoum. In 1878 he was appointed governor of Equatoria province. During the Mahdist movement uprising, the Egyptian government abandoned the Sudan (1884), and the isolated Emin was rescued by Henry Morton Stanley in 1888. On an expedition to equatorial Africa, he was killed by Arab slave-traders. Through his scholarly papers and specimen collections, he contributed vastly to the knowledge of African geography, natural history, ethnology, and languages
Турецкий язык - Английский Язык

Определение emin%2cemniyetli в Турецкий язык Английский Язык словарь

emin olmak
ensure
emin
sure

I'm sure your efforts will result in success. - Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.

How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms? - Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?

kendinden emin
confident

Tom used to be confident. - Tom kendinden emindi.

How can you be so confident? - Nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun?

emin
certain

I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th. - 15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.

Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch. - Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.

emin
confident

Tom certainly looks confident. - Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.

I'm confident that I'll win the tennis match. - Tenis maçını kazanacağımdan eminim.

emin olmak
to be sure (of)
emin
safe, secure; sure, certain; trusty, reliable
emin
staunch
emin olarak
surely
emin olmak
be certain

I want to be certain that we're doing what's best for Tom. - Tom için en iyi olanı yaptığımızdan emin olmak istiyorum.

I want to be certain you are who you say you are. - Kim olduğunu söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.

emin olmak
to be certain

I want to be certain that we're doing what's best for Tom. - Tom için en iyi olanı yaptığımızdan emin olmak istiyorum.

I just want to be certain that it's OK. - Sadece bunun iyi olduğundan emin olmak istiyorum.

emin olmak
certain

I want to be certain that we're doing what's best for Tom. - Tom için en iyi olanı yaptığımızdan emin olmak istiyorum.

I have to make certain Tom knows what to do. - Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmak zorundayım.

emin olmamak
unsure
emin
safe

Are you sure Tom is safe? - Tom'un güvende olduğundan emin misin?

Are you sure that's safe? - Onun güvenli olduğundan emin misin?

emin misin
are you sure
emin misin?
are you positive?
emin misiniz?
(Bilgisayar) are you sure?
emin olmak
check on
emin olmak
sure

I'd like to make sure of the time. - Ben zamandan emin olmak istiyorum.

Tom double-checked his door to make sure it was locked. - Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.

emin olmak
assure
emin olmak
be advised
emin olmak
be sure of
emin olmak
insure
emin olmak
know one's own mind
emin olmak
sure of

I'd like to make sure of the time. - Ben zamandan emin olmak istiyorum.

emin olmak
to be sure

I want to be sure that you're doing this because you want to. - Bunu yapmak istediğin için yaptığından emin olmak istiyorum.

I wanted to be sure Tom was planning to be here. - Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim.

emin olmak
to be sure of
emin olmak
be positive about
emin olmak
verify
emin saha
(Askeri) safe area
emin misin
You're sure
Emin
(isim) Trustworthy
emin
proof
emin
bailee
emin
confidential
emin
sure, certain; free from doubt
emin
strong, firm
emin
clear

I'm not too clear about that point. - O noktada pek emin değilim.

emin
cocksure
emin
reliable

Are you sure this information is reliable? - Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?

I'm pretty sure Tom's reliable. - Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.

emin
deliberate
emin
unfaltering
emin
responsible

Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death. - Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.

I'm not certain Tom is responsible. - Tom'un sorumlu olduğundan emin değilim.

emin
stanch
emin
good

Tom certainly made sure we all had a good time. - Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.

Jefferson believed the nation was in good hands. - Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.

emin
firm

I firmly believe that your time will come. - Senin sıranın geleceğinden eminim.

emin
safe, secure
emin
positive

I am positive that he has finished. - Onun bitirdiğinden eminim.

Are you positive it was Tom who broke the window? - Camı kıranın Tom olduğundan emin misin?

emin
in the bag
emin
fiduciary
emin
assured

You may rest assured that we shall do all we can. - Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.

Rest assured they're out there. - Dışarıda olduklarından emin ol.

emin
trusty
emin
secure

I feel safe and secure. - Güvenli ve emin hissediyorum.

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

emin
sound

Tom certainly sounds confident. - Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.

I'm not sure what it was, but it sounded like a gunshot. - Onun ne olduğundan emin değilim ama bir silah atışına benziyordu.

emin adımlarla
emphatically
emin adımlarla ilerlemek
take firm steps forward
emin bir şekilde
positively
emin depolama sahası
(Askeri) vault storage space
emin değilim
I'm not sure

I'm not sure if George will take to this idea. - George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.

I'm not sure right now. - Şu anda emin değilim.

emin ellerde
safe

Your children will be safe with Tom. - Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.

Tom didn't know whether Mary was safe or not. - Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.

emin ellerde olmak
be in good hands
emin ol
Believe me
emin ol
you bet
emin olarak
rightly
emin olarak
magnetically
emin olarak
crousely
emin olarak
confidently
emin olarak
positively
emin olma
sureness
emin olmadan
gropingly
emin olmadan kabul edilen olgu
thing in itself
emin olmak
know for certain
emin olmak
make sure

I'd like to make sure of the time. - Ben zamandan emin olmak istiyorum.

Tom checked to make sure the gas was turned off. - Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.

emin olmak
be certain of
emin olmak
be positive about smth
emin olmak
make certain of
emin olmak
be sure

I want to be sure that there will be no problems. - Hiç sorun çıkmayacağından emin olmak istiyorum.

I want to be sure you understand what's going to happen. - Ne olacağını anladığından emin olmak istiyorum.

emin olmak
a) to be sure (of) b) to make sure (of/that)
emin olmak
make certain

It's our job to make certain Tom doesn't do that. - Tom'un onu yapmayacağından emin olmak bizim işimiz.

I checked twice to make certain we hadn't made any mistakes. - Hiç hata yapmadığımızdan emin olmak için iki kez kontrol ettim.

emin olmak
feel certain
emin olmamak
doubt
emin olmamak
not to be sure
emin olmamak
be hazy about
emin olmamak
not to know for certain
emin olmayan
unsafe
emin olmayan
unsure

A sure friend is seen in an unsure matter. - Bir emin arkadaş emin olmayan bir meselede görünür.

emin olmayan
uncertain
emin olmayan
unconvinced
emin olunuz
depend upon it
emin rıhtım
(Askeri) safe berth
emin yer
fastness
emin yere gizle
stash
kendinden emin
self-confident
kendinden emin olmak
be sure of oneself
kendinden çok emin
self-assertive
rahat ve kendinden emin
suave
yedi emin
fiduciary
ağır ve emin
slow and sure
en emin
safest
gayet emin
cocksure
kendinden emin
reliant
kendinden emin
assured
kendinden emin
self-assured
kendinden emin bir şekilde
self-assuredly
kendinden emin bir şekilde
cocksurely
kendinden emin biçimde dimdik
(Konuşma Dili) bolt upright
kendinden emin olma
self-assurance
kendinden emin olmak
to be sure of oneself
kendinden fazla emin olma
self assertion
kendinden çok emin
cocksure
kendinden çok emin
overconfident
kendinden çok emin
presuming
kendinden çok emin
cocky
kendinden çok emin
self assertive
kendinden çok emin
presumptuous
kendinden çok emin olmak
think one is the cat's pyjamas
kendinden çok emin olmak
think one is the cat's whiskers
kesinlikle emin olmak
(Konuşma Dili) bet one's boots on
sonucundan emin olmak
have it made
emin%2cemniyetli
Избранное