Rahatsız edilmeden bir gün geçirebilecek miyim?
- Werde ich einmal einen Tag ungestört verbringen können?
Ayda bir kere bir araya geliriz.
- Wir kommen einmal im Monat zusammen.
Bir kere hiç gibidir, iki kere onlarcasıdır.
- Einmal ist wie nichts, zweimal wie zehn.
Tom'u bir kez daha görmek isterdim.
- Ich würde Tom gerne noch einmal sehen.
Haftada bir kez yüzmeye gidiyorum.
- Ich gehe einmal in der Woche schwimmen.
Bir keresinde babanla karşılaştım.
- I met your father once.
Bir keresinde bir panda gördüm.
- I have seen a panda once.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı.
- All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I once met him when I was a student.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Çocukların olur olmaz anlayacaksın.
- You'll understand once you have kids.
Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz.
- He doesn't behave himself once he's drunk.
I have been to Kyoto one time.
- Ich war einmal in Kyōto.
How many books can I take out at one time?
- Wie viele Bücher kann ich auf einmal mitnehmen?
We'll visit you sometime.
- Wir werden euch irgendwann einmal besuchen.
We will visit you sometime.
- Wir werden euch irgendwann einmal besuchen.