Now let me entertain you with music.
 - Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
 - Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
His story amused everyone.
 - Onun hikayesi herkesi eğlendirdi.
Small things amuse small minds.
 - Küçük şeyler küçük zihinleri eğlendirir.
We'd better humor them.
 - Onları eğlendirsek iyi olur.
We'd better humor him.
 - Onu eğlendirsek iyi olur.
He is in charge of entertaining the foreign guests.
 - O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
She's entertaining herself.
 - O kendini eğlendiriyor.
This video is very amusing.
 - Bu video çok eğlendiriyor.
She told her children an amusing story.
 - Çocuklarına eğlendirici bir hikaye anlattı.
Did you have fun over the weekend?
 - Hafta sonunda eğlendin mi?
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
 - Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Tom certainly appeared to be enjoying himself.
 - Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu.
Tom seems to be enjoying himself.
 - Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Most of the revellers are tourists.
 - Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
 - Sadece eğlence için okula gelme.