dul

listen to the pronunciation of dul
Турецкий язык - Английский Язык
widow

He leaves a widow and a daughter. - Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.

The widow was dressed in black. - Dul kadın siyah giyinmişti.

(erkek) widower
widow; widower
widowed; (erkek) widower; (kadın) widow
widowed

Tom was widowed twice. - Tom iki defa dul oldu.

Thousands of women were widowed by the war. - Binlerce kadın, savaş tarafından dul bırakıldı.

femesole
divorceé
dul kadın
widow

The widow suffered from stomach cancer. - Dul kadın mide kanserinden muzdarip.

Tom married John's widow. - Tom John'un dul kadını ile evlendi.

dul erkek
divorce
dul kadına kocasının mülkünden düşen pay
dower
dul kadınlar
widows
dul düşes
dowager duchess
dul erkek
widower, divorcé
dul erkek
grass widower
dul kadın
relict
dul kadın
divorcée, widow
dul kadın
feme sole
dul kalmak
to be widowed
dul karı enciği
slang inveterate talker, chatterer (girl)
dul kimse
divorcee
dul kraliçe
queen dowager
dul erkek
widower
dul erkek
widowman
dul erkek
divorc‚
kara dul
black widow
kocasından ünvan kalan dul kadın
dowager
kralın dul karısı
queen dowager
zengin dul kadın
dowager
şen dul
grass widow
Английский Язык - Английский Язык

Определение dul в Английский Язык Английский Язык словарь

dulness
{n} stupidity, sluggishness, heaviness, dimness, bluntness
dulness
a lack of visual brightness
dulness
the quality of being slow to understand
dulness
without sharpness of edge or point
dulness
{i} slow-wittedness, stupidity; boredom, tedium; bluntness, quality of not being sharp
dulness
the quality of lacking interestingness
Турецкий язык - Турецкий язык
Bir paragraf sonunda yarım kalmış satır
Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış (kadın veya erkek)
Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış (kadın veya erkek): "Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar."- R. N. Güntekin
Английский Язык - Турецкий язык

Определение dul в Английский Язык Турецкий язык словарь

dulness
bıkkınlık
dul
Избранное