Tom Mary'nin kesinlikle işi kabul etmeyeceğini söylüyor.
- Tom says that Mary definitely won't accept the job.
Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
- Tom should definitely go visit Mary next weekend.
Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
- The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
- It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
- Tom should definitely ask for Mary's opinion.
Bir gün kesinlikle Fransa'yı ziyaret edeceğim. Sadece tam olarak ne zaman olduğunu bilmiyorum.
- Sometime I'll definitely visit France. I just don't know exactly when.
O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.
- It's definitely a full-time job.
The mother definitely has love for her child.
... play has definitely gone up in the last three or four years. ...
... Then, there will definitely be more. ...