Pride goes before a fall.
 - Gurur bir düşüşten önce gider.
She was watching the dead leaves fall.
 - Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
There was a rapid decline in stock prices.
 - Hisse senedi fiyatlarında hızlı bir düşüş vardı.
The stock market declines were bigger than I expected.
 - Borsa düşüşleri beklediğimden daha büyük.
You could've heard a pin drop.
 - Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
You could hear a pin drop in the room.
 - Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.
Survival analysis showed a significant reduction.
 - Yaşam analizi önemli bir düşüş gösterdi.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
 - Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
 - Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
 - Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
 - Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
Newton saw an apple fall off a tree.
 - Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
The garden was covered with fallen leaves.
 - Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
Daydreaming is the moonlight of thought.
 - Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
 - İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
 - Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
 - Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
 - Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
 - O, bilim kurguya çok düşkündür.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
 - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
It would break if you dropped it.
 - Eğer düşürürsen kırarsın.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
 - Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
I had to grab her to keep her from falling.
 - Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
The garden was covered with fallen leaves.
 - Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
My holiday plan has fallen through.
 - Benim tatil planı suya düştü.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
 - Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
 - İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
 - Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He fell down the stairs.
 - O, merdivenden düştü.
He slipped and nearly fell.
 - O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Home prices are plummeting.
 - Ev fiyatları hızla düşüyor.
The share price is plummeting – get out while you can.
 - Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
TL had a sharp drop against USD - TL dolara karşı dik bir düşüş yaşadı.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
 - Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
 - Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.