When I woke up this morning, the rain had turned into snow.
- Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönmüştü.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
- Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
Tom didn't seem stunned.
- Tom serseme dönmüş görünmüyordu.
I was too stunned to talk.
- Ben konuşmak için çok serseme dönmüştüm.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
Caterpillars transform into butterflies while they're in a cocoon.
- Tırtıllar koza içerisindeyken kelebeğe dönüşür.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom will never back down.
- Tom asla sözünden dönmeyecek.
Tom can't back down now.
- Tom şimdi sözünden dönemez.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
- Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
The Earth is rotating from West to East.
- Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated.
- Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
Tom found himself bewildered.
- Tom kendini şaşkına dönmüş buldu.
Tom was a bit baffled by Mary's request.
- Tom Mary'nin isteği tarafından şaşkına dönmüştü.
The detectives were baffled.
- Dedektifler şaşkına dönmüştü.
We were flabbergasted.
- Biz şaşkına dönmüştük.
My husband was so flabbergasted he dropped his car keys.
- Kocam o kadar şaşkına dönmüştü ki araba anahtarlarını düşürdü.