Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
Time has come to get serious.
- Ciddi olmanın zamanı geldi.
The magazine spread many important charges against the Senator.
- Dergi senatöre karşı birçok ciddi suçlama yaydı.
Tom sobered up a bit.
- Tom biraz ciddileşti.
I think you really mean it.
- Galiba gerçekten ciddisin.
Tom didn't realize Mary was serious.
- Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
Tom is trying to keep a straight face.
- Tom ciddi kalmaya çalışıyor.
It was hard for Tom to keep a straight face.
- Tom'un ciddi kalması zordu.
I have a severe pain here.
- Benim burada ciddi bir ağrım var.
There were severe shortages of food and fuel.
- Ciddi gıda ve yakıt sıkıntısı vardı.
He looked grave when told the bad news.
- Kötü haber söylendiğinde o ciddi görünüyordu.
During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da yedi yılı boyunca, ciddi olarak Japonca çalıştı.
He started to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
He'll never show it, but I think that deep down, he's seriously worried.
- Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.
He started to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da yedi yılı boyunca, ciddi olarak Japonca çalıştı.
He addressed the crowd gravely.
- O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
He looked grave when told the bad news.
- Kötü haber söylendiğinde o ciddi görünüyordu.
Dan was severely beaten by prison guards.
- Dan cezaevi gardiyanları tarafından ciddi bir şekilde dövüldü.
The storm severely damaged the crops.
- Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
Are you seriously thinking about eating all that?
- Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?
Are you seriously thinking about not going?
- Ciddi olarak gitmemeyi düşünüyor musun?
Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
This scandal has severely damaged the public image of our company.
- Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
Tom had been severely beaten.
- Tom ciddi olarak dövülmüştü.
He began to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
He started to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
The town water supply was seriously obstructed by heavy rainfalls.
- Kasaba su ikmali ağır yağışlar tarafından ciddi şekilde engellendi.
Visibility was severely restricted in the heavy fog.
- Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.