boş zaman

listen to the pronunciation of boş zaman
Турецкий язык - Английский Язык
spare time

I translate sentences on Tatoeba in my spare time. - Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.

Father would often read detective stories in his spare time. - Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.

spare hours
leisure time

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

She doesn't seem to know what to do with her leisure time. - O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.

a) spare time b) idle time
{i} leisure

He has no leisure for sport. - Onun spor için boş zamanı yok.

I hunt elk in my leisure-time. - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.

idle time
free time

Tom doesn't have much free time. - Tom'un çok fazla boş zamanı yok.

What does Tom do in his free time? - Tom boş zamanında ne yapar?

freetime
boş zaman dolduracak program
filler
boş zaman etkinlikleri
leisure activities
Турецкий язык - Турецкий язык
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
(Osmanlı Dönemi) VAKT